27 Mayıs 2008 Salı

ÖMRÜM…





zaman saatin tıkırtısını tuttu. kırmızı bir sisin yüksek sesli çığlığı yankılandı duvarlarımda. yoksun artık! titreyen saniyeler boyunca lanet ettim kendime. kapılarımı açmışken sonuna kadar ve yağan yağmura razıyken ben, şimdi sırtımdan kayıp giden dileklere bakıyorum öylece. hiç kıpırdamadan sessiz, kendi dumanımda boğuluyorum. hangi mevsimin lanetidir ki bu, ne koku ve renk var ellerim de.



kanatlarım emanetti elbette, özensiz omuzlarıma iliştirilen. bir melek değildi belki ama yine de masum bir gölgeydi.





ÖMRÜM…




kelebekler gitti
tozları ellerimde...





neslihan/oda






3 yorum:

Adsız dedi ki...

Geçer zaman,bazen bir pencerenin arasından kayıp gider,bazen de ardına kadar açık kapıdan.
***
Çarşafı saran tenlerimizin teriyle yapış yapış olduğumuz gecelerin ayazına dönebilsek yeniden ve zaman o anda başla yine.

efrasiyab dedi ki...

ama bilmem ki neden
gözlerinin altı çürürdü kimi kere

nasibolmadı
baktığı masallara kimseyi oturtamadı...

destination dedi ki...

yadsınamayacak bir gerçek var evet, açmazlar en büyük esin kaynağımızdır...ama buruk bir gülümseyişten ibaret olmamalı yaşam, o ense köküne yapışan mutsuzluğu çıkarıp atmalısın..insanı sürmenajın eşiğine getiren sebepler geçmişte kalmalı,geçmişin sadece kuru bir kabuğu olmalı..nasır tutan sadece yaralar olmalı,renksiz ve kokusuz...