20 Kasım 2009 Cuma

özlemek diyorsun

özlemek diyorsun sevgili,
özlemek!
Sen ne biliyorsun ki,
özlemek diyorsun…
İçine düşen her saat tıkırtısında
ve gecenin duvarlara üflediği soğukta
kaç cinayet işleniyor dışarıda.
Sen biliyor musun sevgili?
Üzerine ölü toprağı serpilmiş kadınların saçları
ve tenleri ve diz kapakları,
gözlerinin akları leş kokar da
şehirlerce uzakta
kıyamet derler buna…
kıyamet ha koptu ha kopacak...
Sen ne biliyorsun sevgili?
Savaş alanlarında
kopan ellerinin arasında
kalbini tutan adamlar gördüm ben
hala atıyordu üstelik…
Özlemek diyorsun sevgili,
özlemek!
Sen konuştukça
sözcükler yoruluyor aslında,
mevsimler olmadık zamanda değişiyor,
bir adam sendeliyor kaldırımda
sarhoş mu? virane mi? deli midir yoksa…
“kış” mı dedin?
yoksa “koş” mu?
nereye koşayım sevgilim?
burası kış. gideceğim topraklar da.
dinlemiyorsun efendim
bilmiyorsun da…
özlemek diyorsun…
özlemek!
“özlemek” benim çıplak ayaklarımda
itelediğim yokluğun
ve özlemek, senin ağzında yuvarlanan bir boşluk...
“martılar” mı dedin?
evet onlar bilirler bunu
kaç İstanbul gecesinde
karşıdan karşıya geçirdiler vapur dumanlarında
ve pencerenin önünde öldüler…
köprü altlarında birkaç fahişe bilir bir de bunu
isimleri yoktur onların
gece olunca kırmızı olur adları
kimse bilmez içlerindeki alevdendir renkleri
yandıkça yanarlar… kavrulurlar da
pis ciğerli adamlar kusturur yedikleri son lokmayı da..
bilmiyorsun efendim… anlamıyorsun da üstelik.
özlemek diyorsun....
sen ne biliyorsun sevgili
neslihan öncel/ oda
kasım 2009

17 Kasım 2009 Salı

rengi olur mu rüzgarların...


düşleri büyüyen bir çocuğun eli
elin de ipi bir uçurtmanın
saldıkça içinin iplerini
uzaklaşıyor şehirler


rengi olur mu rüzgarların
döndürür mü kaderi
okşar mı omuzlarını
adı söylenemeyen sevgilinin


dizleri ağrıyor bu sokakların
kaldırımların ve taşların
düşler büyütüyor bir çocuk
sana ulaşamayan masallar yazıyor içinden...

neslihan öncel/düş

kasım 2009

13 Kasım 2009 Cuma

Bildiğim...





“Konuşursan kaybederim kendimi.

Dokunursan üşür rüzgarlar..

Kaybolurum !”






Senin düşlerin bunlar

Kimselerin göremediği

Bildiğim...

Arka bahçen de sakladığın kelimelerin...

Suya yazacaksın adımı

Tüm sessiz harfler savrulacak rüzgarla

Okyanuslar yanacak





Yeterdi aslında uzaktaki varlığın. Bir kıta keşfedebilirdim ve kaybedebilirdim yollarını. Silerdim ayak izlerini nehrin kıyısından ve zamanı tersine çevirebilirdim. Seni saklayabilirdim uzun kış geceleri sıradan birkaç cümlenin içinde. Isıtırdım. İsteseydin... Oysa, senin anlatamadığın bir söz oldum ben. Konuşsaydın belkide kırılırdı aynalar. Bu yüzden susmalısın aslında. Acelesi var kışın. Kar yağacak!!!



neslihan öncel/ adam

13 kasım 09

7 Kasım 2009 Cumartesi

Gidersen unutacağım adını...


“Orada duruyorsun! Sakin ve dalgın gözlerle bakıyorsun dışarıdaki karanlığa. Kuşların karnından düşen göçlerde aklın. Biliyorum! Gidersen özleyeceğim Gidersen bakacağım ardından. Gidersen unutacağım adını. Gidersen...”


Sendeki sessizliği sevdim ben. Böyle uzaklara dalıp gitmeleri. Git istemedim aslında. İstedim ki, koca bir ömür hep aynı gecede karşılaşsın uykularımız. İstedim ki, bir dilim kızarmış ekmeğin kokusuyla uyan, mor menekşeli pencerenin önünde gazetelerini oku. İstedim ki, hep orada dur....
Uzun zaman oldu sana yazmayalı. Unuttuğumdan ya da çok fazla meşgul olmamdan değil. Keskin cümleler kurmayı beceremiyorum artık ve yeni bir sabaha gülümsemiyorum eskisi gibi. Yaşlanıyorum.
Daha fazla konuşuyorum kendimle. Her gece uzun rüyalar görüyorum. Bir uçurumun kıyısında ağrılı bir rüzgar vuruyor dizlerime. Öylece duruyorum. Kuduruyor deniz. Sövdükçe sövüyor mevsime. Bir martının çığlığıyla uyanıyorum alaca karanlıklarda.
Şimdi sen kışa hazırlanan bir şehirde iş çıkışları uzun yürüyüşler yapıyorsun. Kaldırımlardan inip çıkıyorsun anlamsız kalabalıklarda. Ayakkabıların su almasın diye birkaç hamle yapıyorsun sokak aralarında... Ben sonbaharı uğurlayan bir şehirde zamanı itiyorum avuçlarımla. Hayat böyle geçip gidiyor işte... Dünün izlerini siliyoruz, kaderlerimize razı... Yine gece oldu. Bir gün daha başka gecelerin uykularında aynı düşe sarılıyorum seninle..
Yaşlanıyorum....
neslihan öncel / oda
7 kasım 09