27 Aralık 2008 Cumartesi

Ben onu öyle sevdim...

..





Gözleri dalmıştı duvardaki tabloya... Öylece bakıyordu derin derin... Ve kimbilir neler geçiyordu aklından.. Daha önce farkedemediğim birşey vardı bu hareketsiz duruşunda. Korktum... O duvardaki tabloya, ben ona bakıyordum.. Hiç kıpırdamadan. Bir an ayaklarımın üşüdüğünü farkettim ve pencereden dışarı baktım. Kar yağıyordu..




"Akşama kadar tutarmı sence, böyle yağarsa" dedim...
"Sanmam" dedi.. Sesi titreyerek...
"Üşüyor musun sen de?" dedim
"Evet serin oldu biraz, bu kış sert geçicek galiba" dedi ve gülümsedi..




Gözlerine baktım.. Yaşlanıyoruz galiba diye düşündüm. Ben yolun yarısındaydım, oysa ben den daha gençti.. Ne farkederdi ki, insan yaşadığı acılar kadardı aslında. Yaşlanıyoruz.. Hayat geçip gidiyor önümüzden... Hava iyice soğumuştu, titriyordu... Gördüm... Mutfağa gidip ona bir fincan kahve hazırladım, şekerini karıştırdım. Parmak uçlarımda yürüdüm, kahveyi dökmeden götürdüm... Gözyaşlarını tutuyordu, düşmesinler diye.. Düşüpte karışmasın bu şehre... Bir damla yaş kayıp gitse yanaklarına, biliyordu ki çözülecekti boğazındaki düğümler. Ve sökülecekti yüreğinden yılların yamaları.. Oysa uzun zaman geçmişti ve tek tek işlemişti, rengarenk tüm yamaları.. İstemiyordu... Sökülmesindi, çözülmesindi düğümler....

Ben onu öyle sevdim...




Yeni yıla az kaldı.. Sokaklar çılgın bir kalabalıkla dolu. İnsan uğultusu yoruyor bu şehri. Yüzlerine bakıyorum insanların.. Ne kadar sevinçliler, nasılda mutlular sokakları doldururken. Kurulan hayaller, yapılan planlar, iyi dilekler... Aslında herkes biliyor hiç birşeyin değişmeyeceğini... Fakat çocuk susmuyor içimizde.. "Umut hep var" diyor. İçimizde yaramaz bir çocuk misali dayatıyor.. Düşle büyüyor çocuk.. Sonu mutlu biten masallara inanıyor. Mucizeleri bekliyor hala.. Çocuk direniyor içimizde... "Var" diyor.. "umut hala var".. İyileşir mi kesiklerimiz, acıyan yerlerimiz?.. Ağırlığıyla sırtımızda yük anılarımız, hafifler mi? ..



"Yalnızım.. Çok yalnızım bu şehirde.. Bazen onca kalabalığın içinde, kendimi tek başıma hissediyorum. Sesler yabancılaşıyor etrafımdaki. Sözcükler kesik kesik . Görüntüler bulanık. Tanımlayamıyorum.. Anlatamıyorum içimdekileri. Sorunum seninle değil.. Kendimle. Seni seviyorum. Hücrelerime dokunduğun ilk anda beri. Bana dayatılan tüm ilişki şekillerini red ederek seni seviyorum!!! Sen başkasın. Beni anlıyorsun. Düşündüm. Çok düşündüm bir kaç gecedir. Biliyorum uzaklaştım, seni ihmal ettim günlerdir. Ama inan tek tesellim sendin. "O, beni anlar dedim. Bana bakınca içimi görür. Sessizliğimin ardındaki gizlediğim tüm cümleleri duyar. O beni böyle de sever, dedim." Kokun yastığıma sinmiş, sen gittiğinde farkettim. Özlüyorum seni. Sen gittiğinde anlıyorum en çok, birinin birini karşılıksız sevebileceğini. Garip bir zamandayım. Hani olur ya bazen, en sevdiklerin bile yabancılaşır. Boş boş bakarsın etrafa. Her sabah seni uyandıran o martının sesi bile önemsizleşir.. Daha bir kaç gün önce seni sarhoş eden şarkı artık anlamsız gelir. Sıradanlaşırsın sıradan hayatın içinde. Heyacanını bir cin gelmişte içinden söküp almış. Boyalar sana sen tuale bakarsın bomboş. İçindeki çocuk rahat vermez ama.. Huysuzluk ettikçe durmaz yerinde. Seni yorar. Büyük bir çığlık atmak istersin boğazın sularına, sokaklarına, köprülerine, yollarına.. İnsanların yüzlerine çarpsın çığlığın. Anlasınlar.. Duysunlar. Birazda acısınlar... Sen beni anlıyorsun. Seni seviyorum" dedi....

Ağlamam ben. Oda bilir aslında. Damlalar birikmiştir ve düşer gözlerimden. Yok ağlamam ben öyle her kadın gibi. Güçlüyüm. Güçlü kıldı beni hayat. Yaşadıklarım büyüttü beni. Oda biliyor. Ağlamadım bu yüzden, sadece düştüler... Sadece düştüler. Düştüler.. Sadece... Bana bakıyordu... Ben başımı eğdim önüme. Baksam yüzüne avaz avaz bağıracaktım. Bağırsam depremler olacak, sular kabaracak, dalgalar yutacaktı bu şehri. Bağırsam utanacak herkes yaptıklarından. Dile gelecek rüzgar. Omuzlarıma değmeye korkacak. Bağırsam kum olacak dünya..
Güçlü değilim ben. Bu onların beni görmek istedikleri kadın. Bu kadın ben değilim aslında. İçimdeki hangi beni duyuyorlar? Hangi beni daha çok seviyolar? İçimdeki hangi ben daha merhametli.. Hangi ben bana benziyor. Evet kabul hepsi güzel kadınlardı. Güzel kokardı bilekleri ve saçları dökülünce yüzüne ve parmakları dolanınca saçlarına masum olurdu hepsi. Güzel olurdu. Kim sevmezdi ki masum ve güzel bir kadını. Kim dayanabilirdi ki karşısında ağlayan bir kadına... Hüzünler ekiyorum heryeni güne. Büyütüyorum. Vakti geldiğinde gideceğim.. Güçlü değilim ben. Kalacak kadar güçlü değilim. Paramparça zaman boşlukları avuçlarımda, saklıyorum her birini.. Çözülmemiş sorular, askıda kalmış planlarım var. Bulmacanın yarısındayım. Bittiğinde, yani tüm kareler dolduğunda harflerle gideceğim. Yarım kalmış tüm cümleleri tamamlayacak ve yazgım elimde dalgalanan bir deniz olacak....


Onu sevdim. Daha önce annesinin bile yüzüne dokunmadığı gibi dokundum yüzüne. Başını okşarken dudaklarım titrerdi. Elini tutarken küçük bir kız çocuğu gibi sıkardım, avuçlarımız terlerdi... Ben hikayeler anlatırdım, o dinlerdi. En çok da, ben hikayeleri anlatırken yüzümün aldığı şekillerini severdi. O bana Picasso' yu anlatırdı ben ona Bingöl'lü küçük çocukları. Karı, soğuğu, dikenli telleri, kalın duvaları, taş kalpli sırmalı adamları... Onu sevdim.. Onu öyle sevdim. İçinde bana benzeyen hüzünleriyle...


Elinde kahvesi ayağa kalktı. Pencerenin önüne doğru ilerledi. Tülü araladı ve dışarı baktı.


"Böyle yağarsa yarına tutar. Heryer bembeyaz olur. Fotograf çekelim kar yağarken" dedi..



Yanına gittim. Ona sarıldım. Hava iyice soğumuştu....


neslihan öncel/ soğuk
25.12.2008













..

Hiç yorum yok: