1 Temmuz 2008 Salı

sımsıkı







derin bir hüzündür
gecenin koynuna gizlediğin
avuçlarındaki kıvrımlarda
geçmişin sığ suları saklıdır
bulanık bir su damlası akar
yolunu bulur yatağında
denize varır ağır ağır
geç kalmış bir tebessüm
konerken yanağına
dilinde buruk bir merhaba
ve belki de
kendi sözcüklerinden korkarken sen
ağzının içinde yuvarlanır
tüm bildiğin yeminlerin
tükenişin ve geçmişin
karşılıklı vurur kadehleri masaya
kederle...
eski bir görüntü geçer gözlerinin önünden
uzun bir yol
yolun sonunda bir oraman
ormanın içinde yürürken sen
tek başına,
kulaklarında kuş sesleri yankılanır
ağustos böceği notasını bozar şarkının
senin her adımında
yine de gülümsersin
ilerlersin ormanın sonundaki eve
uzaktan kokusu gelir
evin ahşap duvarlarının
seni çağırır dileklerin
bir gölün dinginliği karşılar seni
kaybolmak gibi birşey
huzur...
herkesden uzak
tüm seslerden
kent saçmalıklarından
süslü kadınlardan
ağzı çok laf yapan adamlardan
uzak... uzak...uzak...
yalnız bir düştür aklında kalan
yorgun sırtının tam ortasından geçer
biriktirdiğin özlemlerin
rengi koyu
tadı buruk
ezberi zor tüm şiirler gibi
aklında kalan son kelimesidir
aşk!
eski bir defterin yarım kalmış tüm cümlelerini
bağışladım sana!
sular kurudu
toprak çatladı
denizler çekildi
yıldızlar düşüyor şimdi gökyüzünden
tükenişin ve geçmişin
karşılıklı vururken kadehleri masaya
tutabildiğin tüm dilekleri tut şimdi
sımsıkı...






neslihan öncel/oda





(K) ay zamanı

















Hiç yorum yok: