27 Mart 2008 Perşembe

sessiz...




avaz avaz özlesem, beklesem sessiz

ılık bir rüzgârla karşılasam seni

o sahil de yüreğime dokunsan sonra

ruhunda ki çocuk kanımdaki aşka karışsa

kimsesiz olsak bazen, hayalleri toplasak avuçlarımıza

sonra bir dalganın çığlıkları gelse peşimizden,

hüzünlü damlalar değse göğsümüze o kumsalda bulsak kendimizi

sonra sen yine gitsen

bir an da yollara düşsen

gitsen, kaçsan, koşsan arkana bakmadan

ben kalsam o yolun ortasında

ne fark eder?

ne değişir bu vakitten sonra

bilsek ki aynı korku var içimizde

sen korkuların babası

ben korkularına gebe kadın

doğmadan henüz hiç biri

hepsini bir bir öldürsek

öldürsek içimizdeki büyüyen o çocuğu

zorlansak, vazgeçsek kendimizden

bir ağacın kuru dallarına assak ruhumuzu

azgın bir nehrin sularına bıraksak

ne değişir bu vakitten sonra

ne fark eder?

zaman dursa aniden dünya sussa

bir anda her şey tersine dönse

yeniden açtığımızda gözlerimizi

tanımasak birbirimizi

boş hayatların içine dalsak gitsek yine

ben kaybolsam bir odanın içinde

koca bir ömrü tüketsem

tenimdeki kokunun,

içimdeki korkunun sahibini arasam

sen yolunu hiç bulamasan sonra

o yollarda kaybetsen kendini

yok, olsan yağmur olsan

karışsan gecelere, yağsan kendine

ne fark eder?

ne değişir bu vakitten sonra…




neslihan / o şehir


26. 03 .2008 / 05.07










2 yorum:

efrasiyab dedi ki...

"Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm

Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana"

:)

Adsız dedi ki...

bu vakitten sonra hiç bişeyin değişmeyecek olması değil mi bu kadar inciten..