20 Mart 2008 Perşembe

ve geldin...



"Dön gittiğin uzak diyarların düşlerinden. Uyan! Kokunu bırak ormanlarıma. Saçlarım rüzgârına hasret salınırken o ağacın altında, öyle sessiz, öyle sakin, öyle özlemle gel bahar kokan sabahlara. Duvarlara çarpan yorgun sesimi sen sar ellerinle ve sonra içinde yeşerttiğin gizli bahçeleri sal gözlerime. Avuçlarıma bıraktığın düşlerden kaldır beni. Bırak beni bir intizar boşluğu denizlere. Dön artık."







Bu kadar mı derinden seslenmiştim sana, yoksa yağan yağmur mu çözmüştü düğümlerini. Bu cümleleri yazdıktan bir kaç saniye sonra, saat 14 ü 30 dakika geçe telefonda ki ses senindi. Evimin önündeydin, yağmur değiyordu henüz benim dokunmadığım yüzüne. Bense bunca zaman sabırla seni beklemişken o tülü kaldırıp bakamadım sana. İşte gelmiştin, işte oradaydın, işte hasretle beklediğim, geceler boyu sevdiğim oradaydın. Pembe boyalı, yeşil çitli evimin önünde. Gelemedim yanına belki bir düştür diye...





neslihan



mart 2008



oda




Hiç yorum yok: