1 Mart 2008 Cumartesi

birisine mektuplar4...




Her yalan kendimeydi bunca zaman. “Geceleri sevdim, sokaklarla seviştim”dedim, kulağıma fısıldadım küçük harflerle. Kimsenin ruhu duymadı önce, anlamadılar içimdeki yalnızlığı. Alacakaranlığa düşer ya sabahlar, sensizlik deprem olur da yer kayar ya ayaklarımın altından, kadınlığım dağılır ya benimde, kendime kendime koşarım ya sonra da… Acıdı demem kimseye, söylemem dizlerimin nasıl kanadığını. Yastığıma güneşte kurutulmuş yalanlar bırakırım ben her gece. “Gelecek” derim, “biliyorum” derim kendime.

Yalandan bir oyun bu, en az senin kadar biliyorum bu oyunu. Giden ve saklanan, kendin de kaybolan. Bulan hep geç kalan. Hece hece ezberledim, sana anlatacağım hikâyeleri. Süsledim ay ışığıyla, içine yalandan bir kadının ellerini bıraktım, yüzünü okşayan. Sessiz isyanlar büyüttüm içimde, bedenime dar gelen ruhumu iliştirdim bir çengel iğneyle. Yine de yalan söyledim onlara. “Acımadı” dedim.

Oysa yüzü silinmiş, aslını kaybetmiş küçük bir kadındım ben. Gerçektim. Yalandan değildi gözlerim, bakıp bakıp sana dalan. Tenimin sıcaklığı sahiciydi, ılık ılık sana akan. Sonra yazgı dediler, kendilerinin yazdıklarına. İlk yalanı onlar söyledi, ilk uçurumdan onlar itti beni. Kimliksiz bir ölüm gibi karşıladım o rüzgârı. Uzun bir yolun tam ortasında, hiç tanımamış, hiç bilmemiş gibi baktım gözlerine. Bakmadın. Oysa bir göz mesafesi kadardı tüm sözcüklerim.

En güzel masalları kendime anlatıyorum ben yine, kulağıma fısıldıyorum, kimse duymadan. Karınca seslerine karışıyor nefesim. Bir balığın kalbine değiyorum sonra. Bir martının kanadına üflüyorum yalanları. Bir tek gece biliyor gerçekten ne olduğumu, neden olduğumu sessiz isyanlara. Yalan masalların kırılan heceleri saplanıyor yüreğime.

Şimdi sen, yazılmamış şiirlerde yoluna devam ediyorsun, sırtında hayallerin. Elimin değmediği bir bardağı tutuyor ellerin, dudaklarımın yudumlamadığı suyu yudumluyorsun kana kana. Ayaklarımın adımlamadığı caddeleri yürüyor ayakların, yorgun ve bitkin. Saçlarımın okşamadığı döşeklere düşüyor başın, hasretle. Başka bir iklimin gecesine yer ediyor varlığın, yeni yolculukların defteri ellerinde kaçıyorsun.

Ben isteğin yerdeyim şimdi. O duvarın önünde. Bıraktığın sesleri topluyorum. Söylediğin birkaç sözü, görebildiğim yalandan hayalleri dolduruyorum hafızama. Elimde bir kurşun kalem önce kendime, sonra sayfalara sıkıyorum kelimeleri. Hece hece kanıyorum olmadığın duvarın diğer tarafında. Gözlerim kapalı. Yalanda olsa bekliyorum.


neslihan



kış



2008




1 yorum:

efrasiyab dedi ki...

yüreğinin kaçıncı yarasıdır. kaç defadır kanamaktadır. hala beş taş oynarsın cam kırıklarıyla. senin başında ki hüzün benim omzumda ki yara hep aynı yerden bilmez misin. biz en başından beri kaybedenlerle aynı saftayız. biz kalabalıklardan kaçanlar. biz bir "iki kişi" oluşturamayanlar. geçmişin yırtıp geçerken denizlerini, izin ver ağıdını okuyacak bir ozan kalsın bu hengamede. izin ver...