6 Ocak 2008 Pazar

Ve ben çoktan düşmüştüm kapının eşiğine..


5.1.2008 - Ve ben çoktan düşmüştüm kapının eşiğine..
Tokat.. Sert ve elinin tersiyle.. Ağzının tam ortasına.. Göz bebeklerini yerinden oynatır gibi.. Etini sımsıkı sıkar gibi.. Etini etinden kopartır gibi.. Mordan hemen önce, yeşil bir hal alır tüm izler.. Kısa süreli bir sarsıntı.. Kan.. Kan süzüldü dudağımın kenarından.. O duvarın hemen önünde.. Ağlamadım.. Yemin ederim ki O Tanrı’ya, tüm peygamberler üzerine yemin ederim ki ağlamadım..
Yaşlı bir bilgenin sakalından düştü kelimeler avuçlarıma.. Düzdü yol, olabildiğince düz, alabildiğine geceydi ve ben kusursuzdum sana.. Sırtımda, göğsümde, kasıklarımda ve ellerimde taşıdım yağmurları.. Bir damla bile düşürmedim kara toprağa, sen o şiirleri başka saçların köklerine yazarken..
Aklındaki ve göğüs kafesindeki hiç bir gecenin mum ışığını sorgulamadım.. Sormadım, soru sormadım sana.. Cevapları, o kapının kolunu sağa çevirdiğimde belliydi zaten.. Ve ben çoktan düşmüştüm kapının eşiğine..
Gökyüzünü çatlattım orta yerinden, aldım koynuma yağmurları seni alır gibi, uzandım yanına yerle yeksan, yapıştırdım bedenimi içime işledi ıslak toprağın yüzü ve ben uzaktım sana her defasında.. Bıraktım son martıyı da bir kış masalının iklimine.. Bende masallar tükendi..
Ne olduğunu bilmiyorum, bildiğim tek şey, ne olmadığındır arkamı sana döndüğümde.. Çoktan vazgeçtim o kenti düşlemekten, uzun bir bekleyiş sonrası anlamlardan anlam çıkartmaktan vazgeçtim.. Sadece geriye sayabiliyorum şimdi, gözlerime düşen dudaklarını ve çayıma attığın şekerleri..
Öğrettiğin ve anlatmaya çalıştığın her şey bende, gizli ve sırlı değil.. Ulu orta yaşıyorum ben, sövüyorum sana, bağırıyorum ve söylüyorum yere düşen her kar tanesine anlatıyorum, oranın aslında ne kadar sıcak olduğunu.. Öğrendim.. Biliyorum artık..
Bir secde mesafesinde bıraktım dizlerimi, boğazımda düğümlendi soluğum ve sana söyleyemedim.. Sen de var olmayanı anlatamadım sana.. Aramam bundan sonra, geçmem o şarkının ucundan ve istemem bu şehre yağmasın kar.. Sevebilirdim belki, deneyebilirdim, belki dokunabilirdim saçlarına, karlı bir tepenin başında.. İstemem artık, sevemem.. Bu şehre yağmasın kar..
Tam da bu kadarsın şimdi.. Ve ben eminim ve bence sen buradasın.. Tamda bu kadarsın, kendi ellerinin gölgesinden korkan bir nefes.. Kendine bile bu kadarsın.. Bir anda gördüğünü unutabilir, her sözcüğe yeni bir çukur açabilir ve üstünü kendinle örtebilirsin.. Dokunduğun her yeri yakabilir hatta dondurabilirsin, durabilirsin, durdurabilirsin onları.. Arka sokakta yakabilirsin adımı ya da unutabilirsin bana anlattıklarını.. Hepsini bir seferde yapabilir hatta bana bile yaptırabilirsin.. Sen öğrettin, ben öğrendim.. Bana öğrettiğin ve anlattığın her şeyi sindirdim içime, hazmettim zamanla..

Kendine sığamayan bir beden olmanın, ne kadar olduğunu biliyorum artık..

nslh@n



Bir secde mesafesinde bıraktım dizlerimi, boğazımda düğümlendi soluğum ve sana söyleyemedim.. Sen de var olmayanı anlatamadım sana..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

:'( ne kadar güzel yazıyosun..

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim:)