2 Ocak 2008 Çarşamba

Sus...

Son defa ve tüm kırgınlıkla..

Orada kal sende.. Buz gibi odalarda.. Duvardan duvara vur kendini.. Kırmızılar bulaşsın kendine.. Tavan arasındaki ayak izlerimi, yatağındaki kokumu, bardaklardaki dudaklarımı geri aldım.. Benden sana tek bir iz kalmadı geride..
Bir süre düşündüm.. Sakin olmakla çekip gitmek arasında rulet oynadım bu gece.. Sonra bir süre düşündüm, çok fazla değil on dakika.. Aramızdaki, ten kirliliğinden daha fazla bir şey değildi.. Ve yoruldum.. Attığın adımları anlamaya çalışmaktan ve o adımları beynime kazımaktan yoruldum... Biliyorum, sen yine karalayacaksın bir yerlere bir şeyler.. Sen yine, yaz çiz oraya buraya, ben görmüyorum artık.. Körüm sana ve sadece körüm...
Bütün bir gece, o adama sen diye baktım.. Hatırlıyor musun bu gece bir planımız vardı? Şimdi cehennemin dibine kadar yolun var.. Sen üşüyen gözlerimi unut.. Ben çoktan söküp attım yerinden, ellerimi, ayaklarımı topladım, büzüştürdüm ve sakladım.. Yeni kokular bulur, yeni izler işlersin başka tenlere nasıl olsa.. Şimdi cehennemin dibine kadar yolun var..
Anlatma artık, bir kere de sus.. Ben biliyorum.. Biliyorum ben.. Aramızdaki, ten kirliliğinden daha fazla bir şey değildi zaten.. Ben yazmıyorum artık ama sen de SUS...

Hiç yorum yok: