18 Ocak 2008 Cuma

kendime....

Bazı şeyler şuradan bakarken ne kadar nehir ve ne kadar masal..

Bu kadar deliyken sözlerin ve güzelken parmak uçlarının değdiği tenim.. Bu kadar gerçekken

sen ya da ben kadarken.. Oradayken ayaklarım ve ince bileklerim, yürüyorken odalarda.. Kokumu bırakıyorken boynuna ve yastığına sürüyorken ellerimi sıcak sobana, korkacak bir şeyler olmamalı diyorum kapının arkasında saklanan aslına.. Ya da umuyorum orada olmanı ve belki de istiyorum kalmanı.. Kal.. Kal diye başlayan her cümlemin sonuna bir öpücük bıraktım.. İstediğin kadın olamadım ve olamazdım aslında.. Gidemezdim, geçemezdim o şehirden.. Saklanmadım ve saklamadım avucumda tuttuğum isimleri ve hatta duyduklarımı..

Bozmam gereken bir şey var / bozman gereken bir şey/ bozmamız gereken herhangi bir şey..

Oyun mu bu? Düzen mi? Ya da yıkılması gereken kural mı? Kimin yasası bunlar? Nerende yazıyor/ Kaç defa, kaç kelime hazinen? Kimsin sen sence? Ne kadarsın bize?

Hala çıkıyorum o üç merdiveni

Hala çıktığını söylüyorsun/sadece üç kere..

Anlaşılabilir, bilinebilir birşey gibi duruyor ilk başlarda.. Kokunun rengi ve şifreleri.. Ama yinede anlamaya çalıştığın şeyin ne kadar tanımsız oluğunu anlayınca duruyorsun, seziyorsun bazı şeyleri sonradan.. Önün tuzak, arkan uzak bir düştü.. Birkaç şey öğrendim ama kabul etmem zor oldu, anlamamsa zaman alacak.. Anlar mıyım? Anlatır mısın bir sefer daha? Yorulur muyuz yeniden? Kanar mıyız? Düşer miyiz o çukurlara?

Dedi ki;

Kanamazsın çünkü o su gibidir..Ve özün tuzdur. Gözlerin ve arkasındakiler, dilin ve ucundakiler, ama en çokta saçların..

Nasıl bağırmalıyım sana, nasıl kanatmalıyım ki seni? Nasıl duyacaksın bizi? Hangimizi bitirmeliyim önce?

Ben diyorum bak/kendime...

nslh@n




2008

2 yorum:

efrasiyab dedi ki...

geçemeyiz o şehirden. bozamayız hiç bir şeyi. bizler ödlek insalarız.
o yüzden yaşamıyor,o yüzden yazıyoruz.
anlamak yaşamaktan daha kolay geliyor. her şey yaşamaktan kaçtığımız için. hep mecburiyetlerimiz bu yüzden. umut bu yüzden. umut bir afyon. yatmadan önce bir draje alıyor ve yatıyoruz. o parlayan dişlerim değil, afyon almış düşlerim. neden pencereden el etmedin sanki. neden bu gece gelmedi sanki. o gelseydi ev sıcacık olurdu. o zaman bir haftadır giydiğim bu pis gömlek beni üşütmez hapşurtmazdı. çirkinleşmezdim böyle. canavarlaşmazdım.

sıradan cümleler dedi ki...

yorgunum.. ve birkaç şey var o kapının ardında sana söyleyemediğim..