19 Ocak 2008 Cumartesi

şüpheli bir gölgeye

Akşam oldu benim baktığım pencerede ve zamanın susmaya yüzü yok şimdi.. Bir zeytinin gölgesi, gözlerimde sabun köpüğü, çimen lekesi yanağımda ve yağmur oldu ırmaklarım.. Kendi kanımdan yarattım seni ve içine yüzlerce bahar bıraktım..

Kangren miydi bütün aşklar sana bilmem ya da bileklerinden bilinmezlikler mi sızardı böyle akşamlarda.

Tenim erirdi teninde ve ben utanırdım sırtımda yağmur olurken damlalar, küçük kalırdım, dizlerimi kendime çeker öyle bakardım aynalara, sırtım sana dönük.. Senin kalbin ağırdı ve ben taşıyamazdım sendeki soyuna küfredilmiş dinginliği..

Karanlığım ol benim!! Ve ben ağlayınca unutayım adını, sonra gel sev beni, dizime düşür başını ve sen uyu yeniden kokum ellerinde.. Mercanlar var saçlarında sımsıkı sarıldığım, avuçlarım kırmızı.. Ve büyük okyanuslar, maviden yeşile, hırsız.. Omzundaki yaradan öptüm bir bakmışım, büyümüşüm/ dağ olmuşum, taş olmuşum, uçurum kenarlarında ot olmuşum, esmiş rüzgar yalamış yutmuş rengimi, unutmuşum adını, acımış ellerim, kesilmiş zulmedilmiş etime, ruhumu kılıçtan geçirmiş zaman.. Ve ben büyümüşüm..

Şimdi beni tut/tar mısın? Söyler misin adını?

Cebinde gizlediğin mendilin ucuna

Şüpheli bir gölgeye

Camın önünde bekleyen yağmura

Dilime sürdüğüm adına

Tanrı sunaklarına

Kırılan gözlerime ve tüm yalan sözlerime

Aslında her şeye / sepetin dibindeki elmaya

Çürüsün istemedim kimsenin teni dudaklarımda.. Sustum.. Tükürdüğümü yuttum birçok defa ama yinede boynumu kırmadım orta yerinden, koruduğum aklımın derinleriydi.. Çözümlemeye çalıştığım ve boşluğa astığım birkaç şey vardı şuramda.. Tam buramda yani.. Senin dokunduğun ama hiç göremediğin, tadını her defasında şekerle karıştırdığın hani.. Kokusunda boğulduğun, rengi koyu bir rüzgar..

Rengi koyu bir bulamaç var içimde, öylesine bir çığlık.. Atsam içimden boğazıma takılacak ve kendimi boğacağım ufak bir nefeste.. Orası yangın yeri.. Söndürmem için kaç sefer boşaltmalıyım içimi parmaklarımdan kim bilir..

Akşam oldu benim baktığım pencerede ve zamanın susmaya yüzü yok şimdi..



nslh@n




kış 2008

4 yorum:

efrasiyab dedi ki...

blogundaki tüm yazıları okudum.
hüzünlüyüm şimdi. keşfedilmemiş bir hazine gibi. efrasiyab aslında bir masal kahramanıdır. kötüleri yener. iyileri sevindirir. ya ben? bense bir zavallı. kötüleri yenemem. sevindiremem kimseyi. o yazılanlardan kapının arkasında söyleyemediklerini okudum. bu akşam yakışıklı cümlelerim yok. bu akşam oynacak bir rol yazmamış yazan. bu akşam sadece dişlerimi fırçalayıp yatıyorum. morpheus'mu? bu gece bana ananemi göster dedim. olmaz dedi. bende defol dedim. gitti. sonra bağırdım arkasından. gitme dedim. bütün rüyalarımı, bütün düşlerimi aldı gitti. ve artık çirkinim. uykularımda örümcekler olacak şimdi. pandoranın kutusunun içine sıçmak istiyorum şimdi.

Arolium dedi ki...

ah aplacım nasıl sıradan kelime tümceleri kurduysan çok fenayım. kalemine sağlık..

efrasiyab dedi ki...

ah şahmeranım ah. kimse bilmesin. bütün kelimeleri yüreğimden çıkardım. hala kan var üzerlerinde. sana seni anlatmak ne kadar salaklıksa, o kadar kanlı.
omzumu sorma. çarşambadan beri kanıyor.:)

sıradan cümleler dedi ki...

şişş.. kimseye söyleme seni özlediğimi..