18 Aralık 2007 Salı

Şimdi Ölmeliyim!!

Şimdi Ölmeliyim!!
Kalbimin ışığına hizmet eden ruhumun, ateşi tarafından terk edildiğimin farkındayım.. Sakinim de aynı zamanda.. Tıpkı saçlarımı yuttuğunda, midenin bulandığını gördüğüm o gece gibi.. Farkındayım ve ölmeliyim.. Gücü ve biçimi belli olmayan yıldızlar yok gökyüzünde.. Dün de yoktu, bir önceki günde.. Tek şey karanlık ve sessizlik, diğer sessizlikse sessiz olmayan bir karanlık.. Ellerimde tuttuğum sessiz bir karanlık var şimdi..
Zaman içinde tuzağa düşürdüm inandığım her şeyi.. Tuzak!! Tuzaklar kurdum bedenime ve yanağımın çukuruna .. Geçtiğim şehirlerde kokular ve her bir sokağa bir ceset bıraktım..
Umudun ve değişimin mucizesi gibi, girdap içinde dönen bir küme bedenim, şimdi merhamet yok kendime.. Ölmeliyim.. Geçtiğim her şehrin her sokağına bir ceset bırakmalıyım şimdi..
Eğer gerçekler acıtıyorsa canımı ki ben buna hazırım, o halde başlamalı ve ruhumu asmalıyım o ormandaki ağaçlara…
Görülmeyen, anlayışın sonsuz nehri, azimle devam ediyor yola, öldüren kaçışlarım adımlıyor yolları.. Baştan çıkaran kader götürecektir beni rengi belli olmayan odaya ve çarpacaktır elbet sonunda yüzümü duvara.. Bir gözyaşı seli aklımı ruhumla birleştirecek ve susacağım konuşmayacağım bir daha.. Bir aşk rüyası, gerçek arkada son bulacak ve nefesimi tutacağım.. Gözlerimi kapattığım an, görüntü ölecek.. İnsanlığa son veda mı ettiğim an. Görünmeyen, sonsuz bir yolculuk başlayacak.. Nefret değil içimdeki sadece inancım kalmadı hiçbir şeye hepsi bu.. Ölmeliyim!!
Kendimi kan ve çamurun içinden sürükledim ve yanan gözlerimle aşkı iteledim her defasında.. Daha ileri, daha ileri.. Sorunum kendimle, kendi kanımla.. Sorunum yüzümle, yanağımdaki çukurun kokusunda..
Hayır, ben bekletmek için oynayan türden değilim bunu anlatamadım aydınlığa gülümseyene.. Asıl büyü güle güle deme zamanlarında yatıyordu her defasında..
Sonsuzluk için güneşinden vazgeçen bir kadını besliyorum kanımla.. Kaçmayı ve o kadını öylece bırakıp gitmeği istiyorum, içimdeki siyah kanamanın acısını çekerken.. Bu kez ölmeliyim aslında...
Ölmeliyim!!
Hayatım boyunca kaçtığım her gün için pişman olacağımı biliyorum.. Fakat yapmak zorundayım.. Köklerimi söküp atmalıyım kara topraktan bu kez..
Sahip olduğum her şeyi verdim, yani güle güle deme zamanı .. Bedenime vurdukça o denizin dalgaları, ruhuma yeni bir duvar ördü rüzgar.. Sonra dedim ki içimdeki kadına; Ya sen git ya da ben öleyim.. Ölmeliyim, yağmalıyım tekrar o buluttan belki şimşek olup çakmalıyım kulaklarına ve vurmalıyım kendimi yeni iklimlere.. Hadi şimdi bırak köklerimi, tutunma ve yalvarma bana..

Gördüklerin gerçek, gerçekler görünenlerin çatlaklarına gizlenmişti.. Gerçeğe fısıldadım o aralıktan.. On sekizinci aralığa dayadım dudaklarımı ve anlattım sessizce..

Ona dedim ki;
*Doğmak için ölümlü olmak gerek ve gerektiğinde defalarca ölmek.. Her geçtiğin şehre bir ceset bırakmak gerek ve sokaklarına teninden süzülen ter kokusu.. Tohumun dışına ve hiçliğin içine doğru bir yerdeyim.. Ve kapının eşiğinde çürüyorum.. Kaderin kuklalarına emrettiği yerde.. Çürüyorum görmüyor musun, bitiyorum ve aslında ölüyorum.. Şimdi al saçlarımı eline ve son kez okşa..

Bana dedi ki;
*Peki.. Biraz zaman.. Bardakları doldurmam gerekli ve arınmam zaman alacak..

Anlatsam dinler miydin gerçekten, yazsam okur muydun? Soldan üflerken ruhumu ölüm, benim için yapar mıydın bir şeyler.. Alır mıydın eline ucu sivri bir bıçak, benim için yapar mıydın, söküp atar mıydın o kadını içimden.. Taşlar mıydın, orasını burası parçalayıp dağıtır mıydın aslımın?
Yatır beni geceye ve sev saçlarımı, sonra uyut beni.. Dert etme sen, derin bir nefes alacağım ve bekleyeceğim, otuzluk bedenimi, otuz parçaya bölmeni.. Dert etme, gözlerini kapa ve suretimi unut bir sefer de olsa..

Kendimi kan ve çamurun içinden sürükledim ve yanan gözlerimle aşkı iteledim her defasında.. Daha ileri, daha ileri.. Sorunum kendimle, kendi kanımla.. Sorunum yüzümle, yanağımdaki çukurun kokusunda..
Kalbimin ışığına hizmet eden ruhumun, ateşi tarafından terk edildim..
Şimdi Ölmeliyim!!
nslh@n

Hiç yorum yok: