19 Aralık 2007 Çarşamba

suç...

Kabul ediyorum mükemmel deyilim, güzel de sayılmam aslında.. Kısa bacaklarım ve sönmüş bir ruha öylesine iliştirilmiş bir bedenim var.. Tamam kabul, ayaklarımda çirkin ve tırnaklarımı kemiriyorum hala.. İstediğin kadın olabilirdim aslında.. Saçlarımı sarı falan yapabilirdim, tırnaklarımı uzatıp, kırmızıya da boyayabilirdim.. Çok süt içip boyumu uzatabilir ve rejime girebilirdim.. Bunu senin için yapabilirdim.. Azat ettiğin kölelerden biri olabilirdim, oradan oraya savurduğun hani, duman bastığın üzerlerine, kırmızı ojeli parmaklarını kemirdiğin yani..
Çok fazlasın çok.. Çok fazla oluyorsun tenimde.. Taşımak zor gelirdi bazen seni.. Üzerime abanman, acıtırdı kemiklerimi de söylemezdim sana.. Ses çıkarmazdım.. İçimden sayardım zamandan geriye.. Sonra sen o odaya girerdin ve ağlardın derinden, derinden derine akardı da ben bilirdim sen yastığı basardın yüzüne.. Duydum ve gördüm.. Ağladığını ve yastığı bastırdığını yüzüne.. Boğul şimdi o yastıkta.. Ağla, kahrol, geber aslında.. Kendi etini ye sıyır, oradan kemiklerine.. Çok fazlasın çok.. Anlatma bana artık ve aslına bakarsan anlatmaya da çalışma.. Tamam kabul, anlamıyorum seni ve anlamak istemiyorum işte.. Anlatma ve kır şu çeneni artık, o duvara vur parçala, dağıt ve savur tozlarını kendi bahçene..
...
Aynı kişiden mi bahsediyoruz biz? Sen ve ben yani.. Biz diyorum sana, aynı kişiden mi bahsediyoruz seninle.. Zaman ne zaman, hangi olay önce, kim kimi becermiş o kapının arkasında, hangisi önce vurmuş kapıyı gitmiş, ne nereye savrulmuş o fırtınada, hangisi daha çok acıtmış canını ve en çok yalanı kim bırakmış erkekliğine.. Bir erkek var mıymış o kadının arkasında, ya da önünde, belki de sağında ve solunda.. Aslında boş-ver “kim, kime, nerede”, bende boş-verdim “hangisi, hangisini, nasıl”.. Bir kaç soru kalmakla birlikte kafamda, söktüm attım o işareti cümlelerin sonundan.. Sevdim bu zavallı belirsizlikleri ve sıkılmadım, yorulmadım aslında taşmadım ve kusmadım bir yerlere.. Bu karmaşayı ortadan kaldırabilir miydin merak ediyorum sadece..
...
Bir süre bekleyeceğim, emin olana kadar yani.. Kimsenin arkamdan gelmeyeceğine emin olana kadar bekleyeceğim o köşe başında beklide arka sokakta.. Bir yerlerde orada burada ne fark eder ki?


Suç..
Suçlu..
Suçluyum..
Suçlu muyum?
Suçlu muydum?


Bir suç işledim.. Ben işledim tenime, bir ileri bir geri.. İşledim nakış gibi.. Göz göz oldu tenim ve kabardı bir yerlerim.. O suçu işledim, gözüne baka baka yaptım, ağzımdan, burnumdan,saç diplerimden, parmaklarımın ucundan ve elmacık kemiğimden.. O suçu işledim.. Defalarca bastım üzerine, parmak izlerimi bıraktım onlara.. Ve bir kaç saç teli, beklide kırık bir gülüş yanağımda..
Tamam kabul o suçu işledim..
Küçüktüm, elma çaldım yan bahçeden, gençtim ve erkendim aynı zamanda değdim tenine, ve büyüdüm kadındım şimdi, kocaman bir kadın.. Çaldım her şeyi ve yuttum.. Kabul suçluyum.. Ben yaptım ve suç işledim.. Pişman mıyım? Değilim.. Değilim.. Değilim..

Geceyi gizem, gizemi şehvet beslemiş karanlık sokaklarda..
Karanlığı sevmem ve inadına kadın olmam bundandır aslında..

Boğul şimdi o yastıkta.. Ağla, kahrol, geber .. Kendi etini ye sıyır, oradan kemiklerine.. Çok fazlasın çok.. Anlatma bana artık ve aslına bakarsan anlatmaya da çalışma.. Tamam kabul, anlamıyorum seni ve anlamak istemiyorum işte.. Anlatma ve kır şu çeneni artık, o duvara vur parçala, dağıt ve savur tozlarını kendi bahçene..

Tamam kabul o suçu işledim.

Karanlığı sevdim ve kadın oldum inadına..

Hiç yorum yok: