15 Aralık 2007 Cumartesi

kırmızı..

Kim olmadığımı biliyorum en azından.. Sonrasızlıkların en ucundan başladım elimdeki bocukları dizmeye ve sonuna da kalın bir düğüm attım.. En azından bunu yapabildim sonun da.. Yazmanı istediğim bir masal vardı ve içinde cesur bir kahraman.. Hani kılıcıyla devleri yok eden, kötü kalpli cadıyı kazana atan ve o kuru kuyudan o kadını çıkaran.. Evvel zamanların sonralarına saklanacak bir masal..
Gidemediğim uzak bir yer var ve saklamaya çalıştıkça sızan kan saçlarımın arasından.. Sığamadığım bir beden var tam da burada, durduğum ve oturduğum koltukta yani.. Sığmıyorum beklide sığamıyorum.. Beklide sularım sığ bu kıyıda.. Gel-git lerin sürekli ertelendiği bir kıyıya hapsedilmiş bir midye kabuğu gibi bu bekleyiş.. Gel ve sonra git.. Bir daha dönme istersen..
Ben tararım senin yerine saçlarını, sabun köpüğünden duvarlar yaparım evinin dört bir yanına ve aynaya da bakarım senin yerine her sabah.. İnan yapabilirimdim aslında.. Sen git ve bir daha gelme.. Yosun kokuncaya kadar nefesin orada kalmalısın..
Sakinim biliyorum ve eğilimim artmakta, o gece kulağına söylediğim şeye yani.. Vazgeçmiş değilim.. İki darbe, üst üste ve kırmızı.. Bir anlaşma var aramızda ve ben buna sadığım.. Üstüne koyduğum yeminlerim ve sağ kolumda kara bir mühür var..
Bir uzağın onikinci ikliminde, seslendiğim tüm kapılar kapalı ardına kadar.. Sakinim, yeterince sakinim ve nazik biri olmaya çalışıyorum son günlerde.. Küfür etmiyorum eskisi gibi, büyük laflar söylemiyorum, süslemiyorum cümleleri ve arkam da beni sobeleyecek biri var mı diye merak etmiyorum.. Sen yine de kendine söyleme kokum da boğulduğunu.. Sen yine de bilme benim kim olduğumu!! Bilme... Sen yine de söyleme kendine..
O gece kulağına söylediğim şey! ! Vazgeçmiş değilim.. İki darbe, üst üste ve kırmızı.. Bir anlaşma var aramızda ve ben buna sadığım..

Hiç yorum yok: