4 Aralık 2007 Salı

nefes..

Yeşil bir şişenin içine hapsettim soluğumu.. Poyrazdı, esiyordu ve ortasından kesip biçiyordu rüzgar, gırtlağımda düğümlenen yerden tütüyordu, bilemediğim ve göremediğim her şey..

Sana anlatmalıyım artık!!
Kendime anlatmalıyım!!
Bana anlatmalıyım ve sana!!
Ellerime ve dudaklarıma anlatmalıyım!!
Saçlarına ve sırtındaki yanık izine anlatmalyım!!

Sadece bir an beklemişti oysa, buralardan oralara savrulacak kadar kelime biriktirmişti göğsünde.. Oysa, saklandığı ırmağın bulanık renginde kumlara gömmüştü ellerini.. Çatlamış her yerinden süzülen kan damlalarını saydı ve parmaklarından boşalttı içini.. İçinde ne varsa parmak uçlarından kustu, içini boşalttı, içi boşaldı.. Boş bir oda, zifiri bir kuyu, gölgesiz duvarlar kadar boştu artık.. Islaktı, sıcaktı ve bastırıp söndürdü geceyi.. Tepesinden, ucundan, en acıyan yerinden, tek soluk ta söndürdü..

Üşüten bir nefesti içine çektiği, her adım ayaklarından çıkan alevdi, ateşti ve yangındı ruhunu yakan.. Vakitsiz ve anlamsız bir gülüşün yüzüne çarpması kadar acırdı canı. Gözleri buz tutmuş bir kadının erimeye başlamasıydı belki de zaman.. Eriyip çözülmesiydi, çamura akıp karışmasıydı aslın da..



Beş solukta erir mi ruhum?


Nefesini tuttu, maviye boyandı bedeni, beş solukta.. Şuursuz ve baygındı kolları, önünde, dizlerinin üzerinde.. Uzandı.. Beş sefer, beş solukta uzandı saçlarına ve her defasında kaydı avuçlarından kokun.. Beş solukta eridi ruhu!!

Yeşil bir şişenin içine hapsettim erimiş soluğumu.. Poyrazdı, esiyordu ve ortasından kesip biçiyordu rüzgar, gırtlağımda düğümlenen yerden tütüyordu ruhum!!

Hiç yorum yok: