3 Kasım 2007 Cumartesi

bekle(yiş)

Bekle(yiş)
Hayatın yaşam denen köşesinde bir mola yeri ruhun; dingin, huzur verici, dinlendirici, güç veren ve her şeyi yok eden... Geriye bir şey kalmadığından mıdır hiç acı çekmeyişim, külleri bile savrulmuş ve sadece hiçliğin sonsuz varlığından mıdır bu tanımsız huzur ??. Bu da bir rüya; karabasanlara ve kabuslara taş çıkartacak bir rüya hem de, korkuyu korkuyla sunan ve korkuyla besleyen bir rüya.. Rüya...Korku... Sahi hangisinde sahiliklerin katili? Uyanıyorum... Tekrar uyumak istiyorum..Zaman umurumda değil..Geceyle gündüz aynı sepette yaşamın pikniğinde.. Bedenimin etleri mangalda ve kemiklerim közde, kanım kadehleri doldururken birden pıhtılaşması can sıkıyor, sanırım yağmur yağacak, bir melek ağlayacak...Yağmur yağıyor...Bir melek ağlıyor... Uyumalıyım, bekliyorum rüyamı..Rüyam bekleyişte benim için korkularım gibi..Bekliyorlar uyumamı..Ben uyumayı bekliyorum...Neden karanlık her taraf..Beni bekleyen karanlık...Her şeyde bir bekleyişse ben nerdeyim?? Bekleme salonu görevini üstlenen olaylar duvar oluşturmuş ve kapı unutulmuş...(mu?). Sadece bekliyorum, gerisini bilmiyorum..Bekle(yiş) pusuda, pusu bekle(yişte)…
kkt

Hiç yorum yok: