6 Kasım 2007 Salı

saat kaç?

Yine akşam oldu.. Ellerim soğuk yüzüm karanlık..
Lanet olsun, lanetler olsun sayısını bilmediğim bilemediğim kadar olsun, ol........
Işıkları söndürdüm yaktım geceyi.Ama sen uyuma bu sefer.. Kapına avuç içimi uzattığımda ve "O"rada(mı)sın diye içim içimi kemirdiğinde sen orada ol..Sonra ben o koltuğa oturayım ve "sus"ayım.. Sen mutfağa git ve bu sefer farklı birşeyler yap oradan dönerken.. Mesela o sefer şekerini koyup karıştırma çayımın.. Sen mutfaktayken ben saçlarımı düzelteyi(m)..Rujumu tazeleyi(m)..
Sonra sarılma mesela bu sefer bana öyle, kemiklerin kemiklerimi sıkıştırmasın köşede.. Göz kapaklarımda bıraktığın nefesi geri al bu sefer mesela.. Ben "sus"ayım sen konuş bu sefer.. Sonra mesela kalmalısın deme o sefer "git" de bana..
Ya da boşver.. Unut hepsini..

Sanırım ağzım yırtıldı, konuşup duruyorum kendi kendime sayıklıyorum senin tabirinle..
Sanırım ağzım yırtıldı..Yama zamanı.. Bir iğne bir de iplik..Mümkünse rengi olmasın iplerin.. Dudaklarımda izi kalmasın..
Saat kaç sahi? Sahiden saat kaç?
Sanırım vakti geldi..
Sanırım özledim..
Sanırım sen bunu biliyorsun...
Sandığımı sandığını biliyorum sanırım..

Hiç yorum yok: