25 Kasım 2007 Pazar

son

Büyücüler şarkı söylüyorlar kulağımın arkasına, bağırarak çirkin sesleriyle, ve içimi kemiriyor yazdıkları, göbeğimden kasıklarıma, kasıklarımdan ayaklarıma, ayaklarımın altlarına tam oraya işte.. Görmediklerini görüyorum ve bilmediklerini, sayıyorum tüm sesleri ve gözleri .. Var,var,var evet var gözleri, onlarında var gözleri.. Bakıyorlar, ağızlarının kenarına birikmiş sularla bakıyorlar kapının deliğinden ve tavan arasından.. Tam oradan işte, sol omuzunun hemen üstünden.. Üşüyorsan eğer; gölgeleri üstünde.. Bundandır öyle donuk bakman duvarlara ve bundandır yanan sobalara odun diye kendimi atmam..

HAYIR!!

Buna izin vermeyeceğim.. Beni azad etmene izin vermeyeceğim.. Şimdi sus ve dinle.. Biraz da dinle ve sus.. Efendi değilsin.. Köle değilim.. Hayır değiliz.. Yokuz bile aslında…

Kendimi kendimden bölüyorum ve soyuma küfrediyorum, sopuma ve sana küfrediyorum.. Her bir parçamı sana boyarken ben.. Küfrediyorum, ağzımı doldurarak, sana boşalarak ve ona.. Her bir parçamı çarmıha gerdim çiviledim her birini.. Tek tek.. Boyadım senin gözlerine ve her birinin boynunu vurdum.. Kestim.. Attım.. Ellerimle kazıdığım kuyulara attım, üstüne sönmüş yıldızlar örttüm..

Kanıma karıştı buzdan kopan parçalar.. Parçaladı ve sallandırdım ve kuruttum kanımı güneşte.. Bak yine akşam oldu.. Kendimi böldüm ortadan.. Biri sana diğeri sana.. Önüme geleni kestim, biçtim iplerin ardına saklandım.. Saklandım.. Şimdi sus ve dinle.. Ve kimseye söyleme bu ipin ardında olanları.. Rengimi ve kokumu kimseye anlatma.. Köklerimdeki intihar eden kelebekleri ve üstüme çıkan merdivenin yerini söyleme..
Sana karşılıksız vermiştim dudaklarımın kenarında biriken susamları ve bir fincan çayı ve soysuz etimi ve oraya izler bırakman için kalemi.. Sana karşılıksız bir sevişme verdim.. Arkanı rahatça dönüp uyuyabilmen için yanağımdaki çukura.. Tam oraya..


Duyuyor musun, çeşmeden damlayan suyun sesini ve kuruttuğun çiçeğin şarkısını.. Sana söylemiştim “su vermelisin” demiştim.. ben söylemiştim sana.. Şimdi kesmeliyim dilimi ve yutmalıyım sesimi.. Sokak köpekleri ulumakta ve ben onları öpmeliyim ya da taşlamalıyım beklide..

Küfrediyorum soyuma ve sopuma gelmişime ve geçmişime ve sana!! Sana küfrediyorum, parmaklarına ve tırnaklarına.. Kaburgalarına ve diline.. Hücrelerinde dolaşan gerçeğe ve lanet ediyorum kaybettiğin zamana..

Uzak bir iklimde olmayan bir mevsime söyledim ben her şeyi, dudaklarımdan sızdı, aktı, indi göğsümden aşağıya oralarda bir yerlere, aralarda bir yerlere yani..

Her nefesinde başka bir tutsak an vardı ve karanlık, korkmadım!! Ağzından içeri, daha ileri aslında daha derine, gırtlağından ciğerlerine soktum ellerimi ve kızgın köpekler bıraktım sana.. Dar odalarda dolan şimdi, oradan oraya git, sonra tekrar gel.. Perşembe git sonra hiç gelme bir daha mesela.. Tenha yerlerde dolaş karanlık adamların yanından geç ve onları dinle kuytularda.. Hain planlarını boz, pusuya düşür onları da.. Ya da kalabalılara dal, onların ortasına, efendilerin ve kölelerin olduğu kalabalıklara.. Ve bir seçim yapmalısın beklide, efendi mi, köle mi olmalısın? Ya da en iyisi bir hiç olmak mı sence?

Perşembe git ve bir daha dönme aslında.. Evini ateşe ver tek bir kibritle.. Çivileri sök, camları kır ve yatağını boğ da git.. Yatağında boğul da git.. Kendi hücrelerini dişlediğin tırnaklarınla çiz ya da onlarla doldur öyle GİT!! Bana söyleme ve kendine.. Kimseye bir şey anlatma bunları yaparken..

Saklandım.. Şimdi sus ve dinle.. Ve kimseye söyleme bu ipin ardında olanları.. Rengimi ve kokumu kimseye anlatma.. Köklerimdeki intihar eden kelebekleri ve üstüme çıkan merdivenin yerini söyleme..

Ben önünden küfrederken GİT ve dönme..


Bak akşam oldu, biraz dinlenmeliyim ve dinlemeliyim kendimi.. Üşümeliyim biraz daha ve ellerimi sokmalıyım bir yerlere…
nslh@n

Hiç yorum yok: