6 Kasım 2007 Salı

tık...

Ve sonra "olur" dedi adam..
Ol-du..
Kadın "sus"tu..
Her şey olması gerektiği gibi olması gerektiği anda oldu..
"Olur" dedi adam..
Ol-du..
Kadın "sus"tu..
Orada durursun gözlerin kapalı ve herşeyin daha basit daha sıradan yaşanmasını düşlediğin bir kapı ararsın.. Böyle bir kapı var mıdır, olmalımıdır yada kapı açıldığında içerideki oradamıdır diye sorarsın kendine.. Belki kapı oradadır da sen görmezlikten gelirsin ya da görürsünde çat kapı çalamazsın kapıyı... O kapıyı açmak için elini uzatman yeterlidir.. Sadece bir "tık".. Oradaysa açacaktır..
Sadece bir "tık"..
Ama seni esir almıştır bilinmeyen ve aslında bildiğin ama bir türlü bilmek istemediğin, "peki" deyip geçiştirdiğin her kelimede kapıdan bir adım uzaklaşırsın.. Aslında "O" kapının arkasındadır, kapının diğer tarafındaki kokuya ulaşman için elini kaldırman yeterlidir..
Sadece bir "tık"...
.............
Ve sonra, ben oradaydım.. Elleri yumuşaktı iki fincan çayı kavrıyordu parmakları.. Biri benim diğeri "O"nundu.. Gri duvarlara yansıyordu saçlarının gölgesi... Hava serindi ve üşüyordu.. Aramızda rengi belli olmayan bir karış mesafede ince bir sınır vardı..
Gü-lüm-se-di..
-Bir çay daha?
-Aaa evet lütfen..
Elleri yumuşaktı ve saçları..........
Bak boş bıraktım yine, sen en uygun kelimeyi yazarsın diye..
Yazar (mı)sın?
.......
-O halde susmalıyım
Ve sonra "olur" dedi adam..
Ol-du..
Kadın "sus"tu..

Hiç yorum yok: