21 Kasım 2007 Çarşamba

Dudaklarımdan kaydırdım kutsal ismini

İçimdeler, boyumca kadar.. İçimdeler ve beynimde.. Ensemden başlıyorlar törpülemeye ağır ağır, usul usul.. Törpülüyorlar içimden başlayarak, dışa doğru, derime doğru.. Kaç gecedir sürüyor bu işgence.. İçimdeler şimdi, beynimde.. Beynimden gözlerime, gözlerimden ruhuma.. Soğuk nefeslerini üflüyorlar, sırayla üflüyorlar nefeslerini saçlarımın köklerinden.. Köklerim sızlıyor, köklerim yanıyor, köklerim acıyor…

Uyuyamıyorum…

Sağ elim yastığımda, sol elimin parmaklarını kemiriyorum, kanatıncaya kadar yiyorum tırnaklarımı.. Kendimi kendim vazgeçirme planları içindeyim.. Kokumu, rengimi ve saçlarımı unuttum.. Uyuyamıyorum.. Uyuyorum aslında belki de.. Hem de içimden ve dışımdan hepsi iç içe karmaşık.. Vıcık vıcık kara bir çamur gibi.. Bulaşıyor her yerime her uzvuma ve oraya.. Belki de rüya bile görüyorum ruhumun liflerini sıkarlarken.. Ensemden belime doğru, belimden kalçalarıma ve kalçalarımdan bacaklarıma.. Sıktılar, sıkıyorlar ve kesiyorlar sesleriyle göğsümü ve karnımı deşiyorlar..

Ahhhh!!!!

Kül olacağım, buz olacağım, kör olacağım beklide…


“Dudaklarımdan kaydırdım kutsal ismini..”


Gel uyut beni, ya da gel uyandır.. Gel uyandır gördüğüm her neyse gözlerimin içindeki..

Kar yağmadan gel..

Beyaz olmadan olmadan gel rengin…
nslh@n

Hiç yorum yok: